Dijital dönüşüm çağında, yapay zeka (AI) ve makine öğrenimi, sadece iş süreçlerini değil, işin doğasını da kökten değiştiriyor. Günümüzde şirketler, AI’ı birçok kritik alana entegre ederek verimlilik sağlamayı hedefliyor. Ancak burada asıl mesele, AI’ın sadece iş süreçlerini hızlandıran bir araç olmaktan çıkıp, insan potansiyelini artıran bir destek mekanizması olarak kullanılması. Kaan Varnalı’nın Müşteri Deneyimi kitabında belirttiği gibi, “Teknolojiyi her sorunun çözümü olarak görmek yanıltıcıdır; esas olan, teknolojiyi insan ihtiyaçlarına hizmet edecek şekilde yönlendirebilmektir.” Peki, AI iş süreçlerimize gerçekten değer katabilir mi?
Bu sorunun yanıtı, müşteri deneyimlerinden işe alım süreçlerine kadar, iş dünyasının her alanında dengeyi bulmakta yatıyor. Bir bankada ya da çağrı merkezinde müşteri temsilcisine ulaşmak için uzun süreler beklediğinizde, AI destekli sesli yanıt sistemleriyle yaşadığınız zorlukları hatırlayın. AI’ın müşteri deneyiminde soğuk bir arayüz olarak devreye girmesi yerine, temsilciye destek olduğu bir modeli düşünelim. Müşteri temsilcisiyle konuşurken karşısındaki ekranda, müşterinin alışkanlıkları ve geçmiş talepleri gibi detaylı bilgiler görünse, müşteri temsilcisi kişiye özel önerilerle çözüm sunsa bu deneyim ne kadar farklı olurdu, değil mi?
İnsan Kaynaklarında Yapay Zeka: Empati ve Verimliliği Buluşturan Model
AI, özellikle insan kaynakları süreçlerinde, verimlilik ve hız sağlayan müthiş bir destek mekanizması olabilir. Örneğin, işe alım sürecinde yüzlerce başvuruyu taramak zorunda kalan bir İK profesyonelinin yaşadığı zorluğu düşünün. AI’ın veriye dayalı filtreleme özelliği sayesinde, kısa sürede doğru niteliklere sahip adayların yer aldığı bir listeye ulaşabilir. Ancak bu noktada kritik olan, AI’ın süreci daha insancıl hale getiren bir destekleyici olmasıdır.
Google Nasıl Yönetiliyor? kitabında Google’ın işe alım süreçlerine dair anlatılanlar da bu duruma örnektir. Google, klasik işe alım yöntemlerinden öte, “şirket kültürüne uyum sağlayabilecek, yaratıcı ve motivasyonu yüksek adayları bulmaya” odaklanır ve bunu desteklemek için AI araçlarından faydalanır. Ancak son karar, kültüre uyum ve motivasyon gibi, veri analizinin ötesinde bir içgörü gerektiren faktörlere bağlı olarak alınır. Bu, AI ile insan gözleminin nasıl dengelenebileceğine dair güçlü bir örnek.
AI’ın İnsanla Uyum İçinde Çalıştığı İşe Alım Süreçleri
Bir adayı yalnızca teknik becerilere göre değil, uzun vadeli katkı potansiyeline göre değerlendirmek, çoğu zaman bir görüşme sırasında ortaya çıkan empati ve gözlem sayesinde olur. AI’ın işe alım uzmanına olan destekleyici rolünü burada göz önünde bulundurmak gerekiyor. AI, Aday hakkında detaylı bilgiye anında erişim sağlayarak görüşme sırasında doğru soruları sormamızı ve adayın şirkete uyumunu daha iyi değerlendirmemizi sağladığında, bu durum AI’ın yalnızca bir hız unsuru değil, aynı zamanda bir kalite ve insani dokunuş sağladığını gösterir.
Adayın işe karşı motivasyonu, pozisyonun gerekliliklerini karşılama yeteneğinden çok daha önemlidir. AI ile desteklenen görüşmelerde, adayın geçmiş başarıları, değerlendirme sonuçları ve şirkete uyum analizleri sunulurken, işe alım profesyoneli adayla empati kurarak daha iyi bir bağ oluşturur. Bu sayede İK, yalnızca teknik becerilere değil, adayın şirkete ve pozisyona uyum sağlayabilme yeteneğine de odaklanabilir. Ayrıca AI görüşme konuşmalarını notlara çevirebilir ve ATS sistemine aktararak İK profesyonelinin yükünü hafifletebilir.
Geleceğin İş Modeli: İnsana Yardımcı Olan AI
Makine destekli bir dünyada insan potansiyelini açığa çıkarmak için, AI’ı insanların yerine geçen bir yapı olarak değil, işlerini daha verimli ve insancıl hale getiren bir araç olarak görmek önemli. Kaan Varnalı’nın dediği gibi, “Gerçek bir müşteri deneyimi, teknolojinin insan dokunuşuna arka planda destek olduğu bir deneyimdir.” Bu anlayışla AI, işin en insani yönlerini koruyarak gelişen bir destek aracı olabilir.
Özetle, AI, insan potansiyelini destekleyen bir unsur olarak kullanıldığında, iş süreçlerinde daha dengeli, verimli ve insancıl bir model sunar. AI’ın gücünden faydalanırken insan dokunuşunun değerini korumak, yalnızca iş süreçlerini hızlandırmaz, aynı zamanda iş ilişkilerinde uzun vadeli değer yaratır.
Bir yanıt yazın